Trabzon Dügünleri
Genellikle yaylalarda yapılır. İnsanlar toplanıp kalabalık guruplar halinde şenliklerin yapıldığı yaylalara çıkarlar.Karadeniz in vazgeçilmez parçası olan horonla insanlar doyasıya eğlenir.Şenlikleri yapıldığı gün ziyafet günü gibi geçer şenlik alanlarında piknikler yapılır.


YAYLAYA ÇIKMA
Trabzon yöresinde Mayıs ayının ortasından itibaren her köy ve köyler grubunca tesbit edilen günlerde yaylalara çıkılır. Bazı yerlerde önce mezerelere çıkılır. Mezereler köyle yayla arasında kurulan, çayırı ve otlağı bulunan yerleşme birimleridir. Yayladan inerken de mezerelerde bir süre kalınır ve ondan sonra kışlak denilen köylere inilir.
Bugün yörede gördüğümüz araba yolları yapılmadan önce en uzak yaylalara bile yaya gidilirdi. Yaylası uzak olanlar bir veya birkaç gün önce, yaylası yakın olanlar ise yaylaya çıkış günü erkenden yola çıkar ve öğleye doğru yaylaya varırlardı. Yolda kalabalık gruplar halinde gidilirdi. Kadınlar, erkekler düğün - tören giysilerini giyer sığırlar, buzağılar purunçalar ve nazarlıklarla süslenir, boyunlarına çırnak ve kelek denilen çanlar takılır, neşe içinde yol alınırdı. Yaylaya girince sığırlar ve koyunlar Yurt denilen otlaklara salınır, sonra da kemençe eşliğinde türküler söylenir ve horon oynanırdı. Yurt gününden önce yaylaya girmek yasaktır. Yayla bekçileri yaylaları bekler ve herkesin otlaklardan yurt gününden itibaren yararlanmasını sağlardı.
DÜĞÜN
Çoğu zaman gençler birbirini ya düğünde, ya yaylada, ya bir şenlikte ya da çarşı pazarda görür ve "gönlüne düşürür". Aile büyükleri devreye giren yengeler görücü olur. Kız da, oğlan da beğenilme aşamasında birbirini tanımaya çalışır. Ama en son söz aile büyüklerinindir. Kararı aile meclisi toplanır verir. Ama ailenin "rıza"sı kimi zaman tam değildir. Karar olumsuzdur. Birbirlerini seviyorsa gençler, ortaya bölgemizde halen geçerli olan "kız kaçırma" olayı çıkar. Cuma günü, kızın çeyizi oğlan evine götürülerek yerleştirilir. Komşular düğüne davet edilir. Cumartesi gününün gecesi kız evinde yapılan ve sabaha yakın sona eren şenliğe ise "kına gecesi" denir. Eskiden kına gecesi Çarşamba günü akşamı yapılır, Perşembe günü, düğün olur. Cuma günü de "Cumalık" yapılırdı. Kına gecesi, kadınlar ve genç kızlar gelin evine toplanmaya başlarlar. Bu gecede, kadınlar ve genç kızlar gelin evine toplanmaya başlarlar. Çeşitli çalgılar çalınmak ve oyunlar oynanmak suretiyle eğlenilir ve kız ağlatılır. Gelini ağlatmak için kızlar maniler, türküler ve ilahiler söylerler.
Düğün günü (Perşembe veya Pazar) erkek tarafı kalabalık bir grup halinde öğleye doğru, tabanca - tüfek ata ata, yaya ve atlı olarak gelin evine gidilir. Hemen kızı alıp dönmek isterler. Ancak kız tarafı misafirlere yemek ikram ederler. Yemekten sonra, kızın bir erkek kardeşi, o da yoksa dayısı, erkek tarafından bahşiş alır ve kızı ata bindirilir. Yine silah atıla atıla erkek evine doğru yollanılır. Eve varıldığı zaman kız attan indirilerek evin içine alınır. Daha sonra erkekler ve kadınlar ayrı ayrı yerlerde düğüne devam ettirirler. Düğün şenliklerinde horon tepmek vazgeçilmez bir adettir. Akşam olunca gelin ve güvey yan yana durdurularak her ikisine de şerbet ikram edilir. Daha sonra köyün hocası getirilerek dini nikahları kıyılır. Gelin evinden en son kızın çok yakını olan iki kadın ayrılınca düğün bitmiş olur.
Ertesi gün ise Cumalık yapılır. Kadınlar çeşitli oyunlar oynarlar ve geline hediyeler verirler. Düğünden bir hafta sonra ise, erkek tarafı kız evine "yedi" ye gider. Damat büyüklerin elini öper, sini ve sofraya davet edilir. Sofrada önüne, üstü kapalı üç tabak koyulur, birinde yumurta, birinde sütlaç ve birinde de su vardır. Damattan yumurtayı bulması beklenir. Geç saate kadar kızın babasının evinde kalınıp, güzelce ağırlandıktan sonra geriye dönülür. Günümüzde bu adetlerin büyük bir kısmı "salon düğünleri" nedeniyle yaşatılmaz olmakla birlikte, köylerimizde geleneksel düğün törenlerine rastlamaktayız.
KALANDAR GECESİ
Yöremizde yılın ilk ayı kalandar adıyla anılır. Bu ayın ilk gecesinde değişik eğlenceler yapılır. Rumi takvim, Milat takvimini 13 gün arkadan izlediği için 12 Ocak gününü 13 Ocak gününe bağlayan geceye kalandar gecesi denilir. Kalandar gecesi Tüm evlerde lahana sarması, mısır ve patates haşlaması, kabak dilimi, fındık, ceviz, elma, armut, ayva gibi özel yemekler, yemişler ve çerezler hazırlanır. Aile bireyleri bu yiyeceklerle hazırlanan kalandar sofrası başında oturarak kendi aralarında bir şölen havası yaşarlar. Çanta atmak Kalandar gecesinin en yaygın eğlencesidir.
Çanta atmak, genç erkeklerin işidir. Zaman zaman genç kızların da erkek giysileri giyerek çanta atmaya çıktıkları görülür. Atılacak çantanın açık ucuna önceden uzunca bir ip bağlanır. Bu ip çantanın uzak bir yere atılıp geri çekilmesini sağlar. çantanın içine çeşitli yemişler ve atılacağı eve göre özel armağanlar konulur. çanta atma sırasında tanınmamak için değişik kıyafetlere girilir. Karanlık basar basmaz kimseye görünmeden belirlenen evlerin kapılan çalınır. Çanta atanın kim olduğunu öğrenmek için evden gelen seslenişlere ses değişikliği yapılarak yanıt verilir:
Ne olursa alırız
İste gelduk kapiniza
Selam verduk yapinıza
Selamumi almasanız
Daha gelmem kapiniza
Kapı aralanır aralanmaz önceden hazırlanan çanta hızla içeri fırlatılır .Buna çanta atma denir. Evdekiler, çantanın içindeki çerezleri alarak yerine daha değişik yiyecekler koyarlarlar. Kapıda bekleyenler, çantanın ipini çekerek oradan uzaklaşırlar.
Çanta atma sırasında ilginç olaylarla da karşılaşılır. Müziplikten hoşlanan kimi kişiler, evlerine atılan çantalara yemiş yerine kedi yavrusu, kirpi, fare, sümüklü böcek, kafatası gibi şeyler ya da acı bibere, tuza bulanmış yiyecekler koyarak çanta atanlara eğlenceli oyunlar oynarlar.
Çanta atma geleneği, nişanlılar arasında armağan alışverişini de sağlar. Nişanlı delikanlılar, nişanlısının evine attıkları çantalara aynca özel armağanlar koyarlar. Atılan çanta, nişanlı kızın armağanlarıyla doldurularak geri verilir. Kalandar günü ve gecesiyle ilgili başka gelenekler, görenekler ve inanışlar oldukça çoktur: bunlar;
-Gelinlik kızı olan evlere atılan çantalara kimi annelerin önceden hazırladıklan tuzlu çörekler koyduğu söylenir. Çöreği yiyen delikanlıların o gece evin kızını düşlerinde göreceklerine ve ona tutulacaklarına inanılır.
-Kalandar ayının ilk günü eve ilk girenin, uğurluluğu bilinen birisi olması ve evin büyüğünden izin alarak içeri girmesi gerekir. Bunu düşünmeden eve girenler ya kapıdan geri çevrilir ya da uğursuzluğunu gidermek için ayaklanna kül ekilir.
-Kalandar sabahı kimseye sezdirmeden denize ve sığırlara bakılırsa deniz şans, sığır uğur getirir .
-Kalandar sabahı birine para verenin o yıl evine bereketsizlik girer, birinden para almak bolluk getirir.
-Kalandar ayının ilk suyu, o evde uğurluluğu bilinen birine taşıtılır.
-Kalandar ayının ilk 12 gününde havaların durumu günü gününe izlenir. Her günün hava durumu sıra ile o yılın aylarına karşılık tutulur. Belirli ayların yerini tutan günlerde hava durumu nasılsa o günün karşılığı olan ayda da havaların öyle geçeceğine inanılır.
-Kalandar günü eve ilk giren kimse geveze ise o evin tavukları çok yumurtlar.
Trabzon Dügünleri içeriği, 13 Ocak 2021 tarihinde Bitrabzon.com sitesinin Keşfet bölümüne eklenmiştir.